Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz: Vergi artırmadan gelirleri artırmanın yollarını arayacağız

Genel vergi oranlarında değişiklik düşünmediklerini belirten Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, genel vergi oranlarına ilişkin bir değişikliğe olumlu bakmadıklarını ifade etti. Yönetilen yönlendirilen fiyatlar konusunda da dezenflasyon süreciyle uyumlu adım atacaklarını söyleyen Yılmaz, kayıt dışılığı azaltma ve vergi tabanını genişletmenin öncelikleri olacağının altını çizdi.
Bloomberg’in sorularını yanıtlayan Yılmaz, 2023 yılından itibaren vergilerle ilgili bir dizi düzenlemenin yapıldığını anlatarak, “Bu anlamda bu genel vergilerde çok fazla bir ihtiyaç kaldığını düşünmüyoruz ve bunun enflasyonist etkisini de dikkate aldığımızda, gelirlerimizi önümüzdeki dönemde enflasyonist etki oluşturmayacak şekilde artırma çabası içinde olacağız. Dolayısıyla genel oranlara prensip olarak çok değiştirme gibi bir bakış açımız yok” diye konuştu.
Kamunun gelirlerinin artırılması konusunda bir çaba içinde olduklarına da işaret eden Yılmaz, “Burada da genel anlamda kayıtdışılıkla çok daha etkin bir mücadeleyi öngörüyoruz. Vergi tabanını genişletme, daha geniş bir tabandan hareketle sorunları çözme yaklaşımımız var ve yine tahsilat oranlarını artırma, sosyal güvenlik sistemimizin çok daha etkili çalışması, finansal sürdürülebilirliğini güçlendirme çabası içinde olacağız” ifadelerini kullandı.
Yılmaz, toplam 30 büyükşehirde yıllık hasılatını 480 bin TL’nin altında gösteren ve gelir vergisinden istisna tutulan yüz binlerce mükellefin gerçek vergilendirmeye geçirilmesine ilişkin düzenlemeye ilişkin olarak da “Burada küçük esnaf basit usulde vergilendirmeden yararlanmaya devam edecek ancak 480 bin TL cironun üzerine çıkan kesim kapsam dışına çıkarılmış oldu” değerlendirmesini yaptı.
“Yukarı yönlü risk var ama çok fazla değil”
Hafta başında açıklanan OVP tahminlerine ilişkin soruları da yanıtlayan Yılmaz, büyüme ve enflasyonu dengede sürdürecek “gerçekçi ve tutarlı” bir plan hazırlamaya özen gösterdiklerini söyledi. yüzde 4’ten yüzde 3,3’e çekilen büyüme rakamlarına değinirken, “Bir miktar yukarı yönlü olabilir riskler ama çok fazla olduğunu düşünmüyoruz” diyen Yılmaz, “Dünyadaki konjonktörü düşündüğünüzde, bölgemizdeki gelişmelere baktığınızda yüzde 3,3 hiç de küçümsenecek bir rakam değil. Son 22 yılda 5,4 bizim ortalama büyüme hızımız. Ona göre bir miktar aşağıda. Ama bu da normal. Çünkü biz dezenflasyonist bir politika izliyoruz” değerlendirmesini yaptı.
Yılmaz, 2028 için hedeflenen yüzde 5 büyüme ve yüzde 8 enflasyon hedefinin nasıl dengeye oturtulacağı sorusunu yanıtlarken de “2028 ile ilgili genel büyüme patikasında potansiyel büyümemizin dikkate alındığını ifade etmek isterim. Yani potansiyelimizi zorlamadan potansiyelin bir miktar altında giden, dezenflasyonu dikkate alan bir büyüme patikası olduğunu söyleyebilirim” dedi.
İşgücü piyasalarındaki reformlar, katma değerli üretim artışı, enerji hamleleri ve dijital dönüşüm gibi adımlarla toplam faktör verimliliğinin büyümeye katkısını artırmayı hedeflediklerini vurgulayan Yılmaz, “3,3’lük büyümenin aşağı yukarı 2 puanı 2025’te faktör verimliliğinden geliyor. Geçen yıl bu oran 0,3’tü” dedi.
Sosyal konuta 100 milyar liralık bütçe
İkinci çeyrekte yatırımın büyümeye katkısının tüketimin katkısını geçtiğine işaret eden Yılmaz, önümüzdeki süreçte bunun devamını beklediklerine, özellikle sabit sermaye yatırımlarında bir artış görüldüğüne işaret etti.
Büyümenin kompozisyonunda inşaatın yüksek etkisinin sürdüğüne değinen Yılmaz, bunda deprem sonrası rehabilitasyon çalışmalarının rol oynadığını, bunun azalarak da olsa süreceğini kaydetti. Buna rağmen inşaat sektörünün etkisini sürdüreceğini anlatan Yılmaz, 100 milyar liralık bütçeyle başlatılacak sosyal konut projesine değinirken şöyle devam etti:
“Çünkü Türkiye’nin büyük bir kentsel dönüşüm ihtiyacı var. Bu bütçeye de bu anlamda 100 milyar lira bir kaynak koyduk. Sosyal konutla ilgili kira artışını da arz yönlü olarak dengeleyecek bir program olarak görüyoruz. Ayrıca Çevre ve Şehircilik Bakanlığımızın, TOKİ’nin farklı gelir üretme yöntemleri var. Onlar da önümüzdeki dönemde buraya ilave kaynaklar oluşturarak önemli bir sosyal konut hamlesini başlatacaklar. Dolayısıyla inşaat bugünkü kadar olmasa da belirli bir düzeyde etkisini sürdürecek.”
“İstediğimiz yerde olmamamızın nedeni hizmet enflasyonu”
Dezenflasyon sürecinde 2 yılın geride kaldığı ve sürecin uzadığı yönündeki eleştirilerin anımsatılması üzerine “Tam arzu ettiğimiz yerde olmamamızın nedeni hizmet enflasyonu” diyen Yılmaz, burada kira ve eğitim kalemlerinin önemli rol oynadıklarını anlattı. Cevdet Yılmaz, “Burada niye böyle olduğunu sorarsanız iki faktör var. Bir tanesi geçmişe dönük endeksleme meselesi. Kiralarda özellikle. Bir de geçmişten yapılmayan artışlar.” dedi. Yılmaz, enflasyondaki düşüşle birlikte bu alanlardaki birikimin de giderileceğini kaydetti.
“İkinci önemli boyut ise ‘beklentilerin arzu ettiğimiz hızda iyileşmemesi’ diyelim. Yani beklentilerde de bir iyileşme var ama bizim tahminimizden biraz daha yavaş gerçekleşti” diyen Yılmaz, bu konuda iletişim çalışmalarına da ağırlık vereceklerini vurgularken, “Yani bu beklentileri bozucu, algıları bozucu faktörler devreye girdi diye düşünüyorum” görüşünü kaydetti.
Cevdet Yılmaz, OVP tanıtım toplantısında ENAG’a yönelik sert eleştirilerde bulunmuştu. Tepkisini sürdüren Yılmaz, bu konuda ne gibi adımlar atılabileceği yönündeki soru üzerine “Burada yasaklayıcı bir zihniyetten ziyade farkındalık oluşturucu bir zihniyet daha anlamlı olur diye inanıyorum” dedi.
Yılmaz, şunları söyledi:
“ENAG dediğimiz bir defa şeffaf olmayan bir yapı. Maalesef Türkiye’deki beklentilerin bozulmasında, fiyat algılarının bozulmasında belli bir rolü olduğunu ifade etmek isterim. Diğer taraftan kurumlarımızın kurumsal kredibilitesini yükseltmemiz gerekiyor. Daha güçlü hale getirmemiz gerekiyor. Kurumlarımızın topluma kendisini daha iyi anlatması gerekiyor.”
“Fiyatlama davranışında sis dağılacak”
Türkiye’de uzun süredir bozulan fiyatlama davranışlarının nasıl düzeltileceği sorusuna Yılmaz, “Tabiri caizse yüksek enflasyon sisli bir ortam oluşturuyor” dedi. Yılmaz, insanların fiyatlar arası mukayese yapma algılarının zayıfladığını, bunun da fiyatlama davranışlarını bozduğunu söyledi.
Yılmaz, “Enflasyonun düştüğü, artık yüzde 20’li yüzde 10’lu rakamlara geldiği bir ortamda bu o kadar kolay olmayacaktır artık. O sis dağıldıkça kendiliğinden ortadan kalkacaktır” dedi. Yılmaz, bunun yanı sıra Sanayi ve Ticaret bakanlıklarının market fiyatlarının karşılaştırılması ile ilgili çalışmalarına da değinirken, benzer çalışmaların da devam edeceğini sözlerine ekledi.
Yılmaz, hükümetin mali disiplinin korunması ve kamu borç yönetimiyle ilgili projeksiyonlarına da değindi. Ülkelerin enflasyon yükselirken bütçe sorunu yaşamadıklarını, önemli olanın dezenflasyon sürecinde bu dengenin tutturulması olduğuna işaret eden Yılmaz, “Enflasyonun düşmesi çok olumlu bir şey. Ama kısa vadede bütçe üzerinde bir baskı oluşturuyor. Nasıl baskı oluşturuyor? İşte urumlar vergisi düşüyor, tüketim vergileri düşüyor, ithalden aldığınız vergi düşüyor. Bu da özellikle deprem harcaması yapan Türkiye gibi bir ülke için gerçekten bir zorlu bir tablo ortaya çıkarıyor” dedi. Buna karşın aldıkları tedbirlerle bütçeyi dengede tuttuklarını belirten Yılmaz, “Önümüzdeki yıllarda da yine Türkiye faiz dışı açık vermeden yoluna devam edecek. Bu en çok dikkat ettiğimiz hususlardan biri bu oldu” diye ekledi.
Kaynak: Dünya Gazetesi