Enerji dönüşümünde eşitlik açığı: İş gücünde kadınların payı hâlâ yüzde 32!

IRENA’nın “Yenilenebilir Enerji: Bir Cinsiyet Perspektifi” başlıklı raporunun ikinci baskısı, sektördeki kadın temsilini ve karşılaşılan engelleri bugüne kadarki en kapsamlı şekilde değerlendiriyor. Çalışma, enerji dönüşümünün adil ve sürdürülebilir olabilmesi için cinsiyet eşitliğinin sağlanması gerektiğine dikkat çekiyor. Raporda ayrıca, kadınların yetersiz temsiline bağlı olarak iş gücü açığının ve karar alma süreçlerinde çeşitlilik eksikliğinin artabileceği uyarısında bulunuluyor.

Liderlikte yüzde 19, teknik alanlarda yüzde 28 kadın temsili

Verilere göre, yenilenebilir enerji sektöründe üst düzey liderlik pozisyonlarında kadın oranı yüzde 19’da kalıyor. Kadınların en yüksek temsile sahip olduğu alan idari roller (yüzde 45) olurken, bilim, teknoloji, mühendislik ve matematik (STEM) temelli pozisyonlarda bu oran yüzde 28’e düşüyor. Teknik sertifika veya çıraklık gerektiren işler arasında yer alan tesisat, makine, elektrik ve inşaat gibi alanlarda ise kadın oranı yalnızca yüzde 22.

IRENA Genel Direktörü Francesco La Camera, rapora ilişkin değerlendirmesinde şunları söyledi: “Yenilenebilir enerji sektöründe cinsiyet eşitliğini ilerletmek, sağlam verilere, hedefli politikalara ve tüm paydaşların iş birliğine bağlıdır. Ne yazık ki, fosil yakıt endüstrilerinden daha iyi durumda olsak da ilerleme çok yavaş. Enerji dönüşümünün tam potansiyeline ulaşması için kadınların bu sürecin eşit ortakları ve liderleri olarak tanınması gerekiyor.”

Kadınlar hâlâ sistemik engellerle karşı karşıya

Rapor, kadınların sektördeki her aşamada sistemik engellerle karşılaştığını ortaya koyuyor. Önyargılar, kültürel kalıplar, bakım sorumluluklarının yükü ve ayrımcı uygulamalar, kadınların kariyer ilerlemesini sınırlandıran başlıca faktörler arasında yer alıyor.

Kadınlar özellikle gelişmekte olan ülkelerde enerji yoksulluğunun en büyük yükünü taşıyor ve hane halkı enerji sistemlerinin birincil kullanıcıları olarak öne çıkıyor. Şebeke dışı ve topluluk temelli projelerde çalışan kadınların oranı yaklaşık yüzde 35 düzeyinde. Bu da onların evrensel enerji erişimi hedefinde önemli bir potansiyel taşıdığını gösteriyor.

Özel sektörde kadın temsili en düşük

Kuruluş türlerine göre bakıldığında, özel sektörün yüzde 25 ile en düşük kadın katılım oranına sahip olduğu görülüyor. Buna karşılık, sivil toplum kuruluşlarında bu oran yüzde 48’e, kamu ve ticari olmayan kurumlarda ise yüzde 37’ye ulaşıyor.

IRENA raporu, cinsiyet eşitliğinin güçlendirilmesi için hem yukarıdan aşağıya hem de aşağıdan yukarıya stratejiler öneriyor. Hükümetlerin, eşit ücret, ayrımcılığın önlenmesi ve eğitim erişimi konularında etkin yasalar uygulaması; işverenlerin ise şeffaf işe alım süreçleri, mentorluk programları ve güvenli çalışma koşulları sağlaması gerektiği belirtiliyor.

Eğitim kurumları, sendikalar, sivil toplum kuruluşları ve uluslararası örgütlerin de kalıplaşmış yargıların yıkılması ve fırsat eşitliğinin geliştirilmesi konusunda kritik roller üstlenmesi gerektiği vurgulanıyor.

Türkiye’de durum

Almanya Federal Ekonomi ve İklim Eylemi Bakanlığı adına Alman Enerji Ajansı (dena) tarafından yürütülen 2023 yılı “Türkiye Enerji Sektöründe Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Araştırması” da Türkiye’deki durumun küresel tabloyla paralellik gösterdiğini ortaya koyuyor. Rapora göre, Türkiye’de enerji sektöründe kadınların payı yüzde 20,7 seviyesinde ve yönetim kademelerinde kadın oranı yüzde 27,4 olarak kaydedildi.

Alt sektörlerde ise dağılım farklılık gösteriyor: Elektrik üretimi ve dağıtımında kadın oranı yüzde 22, doğalgazda yüzde 15, yenilenebilir enerji alanında ise güneş sektöründe yüzde 30, rüzgâr enerjisinde ise yalnızca yüzde 10. Raporda, kadın istihdamının artırılmasının Türkiye ekonomisine önemli katkı sağlayabileceği vurgulanırken, toplumsal cinsiyet eşitliği politikalarının uygulanması ve genç kızların enerji sektörüne yönlendirilmesi öneriliyor.

Kaynak: Temiz Enerji

Başa dön tuşu