Kemal Kılıçdaroğlu’dan CHP’nin 102. kuruluş yılı kutlama mesajı

CHP’nin Yedinci Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin 102’nci kuruluş yıl dönümünde sosyal medya hesabından paylaşımda bulundu. Kılıçdaroğlu’nun “Halkın Partisi Cumhuriyet Halk Partisi, 102 yaşında. Kutlu olsun” notuyla yaptığı paylaşımı şöyle:

“Altı okun ışığında Cumhuriyet Halk Partimiz 102 yaşında. Ne mutlu ki hem ülkemizin kurucusu olma onurunu hem de ülkemizin geleceğinin teminatı olmayı sürdüren ulu bir çınar gibi demokrasi dünyamızın tam göbeğinde ve halkımızın yüreğinde varlığını sürdürüyor. CHP’nin ideolojik politik tutumu bellidir. Sosyal demokrat bir partidir. Atatürk’ün öngördüğü çağdaş uygarlığı yakalama ve aşma idealindedir. Her koşulda demokrasiyi savunur, eleştirilere açıktır. Gelişmiş bir eleştiri kültürü vardır. Otoriter yönetimlere karşıdır. Daha pek çok ilkeyi sayabiliriz. Altı okumuz bu bağlamda demokrasinin, büyümenin, vatan sevgisini içselleştirmenin bir güvencesidir.

“Altı ok Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesidir”

CHP’nin altı oku ne anlama gelir? Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün bizatihi anlamlaştırdığı, teorik içeriğini oluşturduğu altı ok Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesidir. Bir başka anlatımla yeni kurulan devletin ideolojik temelidir. Özü itibarıyla altı ok nasıl bir Cumhuriyet olduğumuzu, Cumhuriyetimizin karakterini ve kişiliğini önümüze serer. Cumhuriyetimiz, dün ve bugün olduğu gibi yarınlarında da cumhuriyetçi, milliyetçi, halkçı, devrimci, devletçi ve laik olacaktır. Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında altı ok nereye düşüyor? Cumhuriyetçilik, padişahın kulu olmaktan Cumhuriyet’in onurlu vatandaşı olmaktır. Yani halkı tebaa zihniyetinden kurtarmaktır. Yurttaşların, demokratik kurallar çerçevesinde bir yönetimin paydaşı ve kurucusu olmasını sağlayan cumhuriyetçilik, egemenliği kişiye ve zümreye ait olmaktan çıkarır ve milletin kendisine teslim eder. Cumhuriyetçilik ilkesi, laiklikle birlikte demokratik hukuk devletinin temel dayanağıdır. 

“Altı okun güncellenmiş yorumu bizi çağdaş, özgürlükçü demokrasiye çıkarır”

Altı okun güncellenmiş yorumu bizi çağdaş, özgürlükçü demokrasiye çıkarır. Milliyetçilik ilkesine baktığımızda da gördüğümüz şudur: Milliyetçilik etnik bir atfa sahip değildir, siyasi bir birlikteliği öngörür. Açıkça söylemek gerekirse Türkiye Cumhuriyeti din ve etnik köken temelleri üzerinde değil, siyasal bilinç zemininde kurulmuştur. Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılının başında, dünyadaki gelişmeleri de dikkate alırsak bireyin refahıyla ülkesinde huzur içinde yaşamasının koşullarını yaratmak zorundayız. Yani herkesin kimliğine saygı duyarak bireysel ve toplumsal refahımızı büyütmeliyiz. Bunu refah milliyetçiliği olarak da tanımlayabiliriz.

“‘Hâkimiyet kayıtsız şartsız milletindir’ söylemi, Atatürk’ün halkçılık ilkesinin ruhudur”

Halkçılık neden vazgeçilmez? Halkçılık Amasya Genelgesi, Erzurum ve Sivas Kongresi kararlarında, 23 Nisan 1920’de TBMM’nin açılışında, 20 Ocak 1921 ve 20 Nisan 1924 Anayasalarının hazırlanışında temel şart, ‘Hâkimiyet kayıtsız şartsız milletindir’ ilkesidir. Bu söylem, Atatürk’ün halkçılık ilkesinin ruhudur. Atatürk bu ruhtan ömrü boyunca hiç şaşmamıştır. Bu söylem aynı zamanda özgürlükçü bir siyasi parlamenter demokrasiye er ya da geç ulaşma isteğinin de nişanesidir. 

“Devleti yönetenler halkına hesap vermek zorundadır”

Devletçilik neden uygulanmalı? Bu ağır tablonun ekonomik boyutuna ilişkin devletçilik ilkesinin söyleyebileceği çok şey var. Ekonomik krizden bizi kalıcı olarak çıkartacak perspektif, yaklaşık 90 yıllık bir geçmişi ve birikimi olan devletçilik ilkesinin sosyal devlet devletçiliği hedefiyle yeniden tanımlanmasından geçmektedir. Cumhuriyetimizin yeniden ‘kimsesizlerin kimsesi’ kılınmasının, tek bir çocuğun dahi yatağa aç girmeyeceği bir düzeni kurmanın yolu devletçilikten geçmektedir. Günümüz dünyasında sosyal adalet ve refah devleti politikalarına uyarlanmış haliyle devletçilik, gelir dağılımında eşitliği sağlayan sosyal demokrat bir reform projesine dönüşebilir. Devlet her şeyden önce liyakat üzerine inşa edilmek zorundadır. Bu da bizim devletçilik anlayışımızın temel taşlarındandır. Devleti yönetenler de halkına hesap vermek zorundadır. Çünkü devleti yönetenlerin aylıklarını devletten hizmet alan halk öder. Dolayısıyla halkın ödediği vergilerin hesabını veremeyenler, yolsuzluğa ve devlette çürümeye yol açarlar. Bu da ahlaki anlayışı temelden dinamitler.

“CHP iktidarında laiklik, tüm dünyayla kuracağımız ilişkinin temel belirleyeni olacaktır”

Laiklik ilkesinden taviz verilemez? Atatürk’ün laiklik anlayışı ve bunu bir ilke olarak devrimlerinin temeline yerleştirmesi muazzam bir adım. Bugün sadece ülkemizin değil, dünyanın yaşadığı sorunlar bağlamında da ele aldığımızda yaklaşık 100 yıl önce atılan bu adım, Atatürk’ün geleceği okuma yetisinin kanıtı. Laiklik bireysel özgürlüklerin ve çoğulculuğun güvencesidir. Laiklik aklın özgürleşmesidir. Üstelik laiklik, kimi çevrelerce iddia edildiğinin aksine inanç özgürlüğünün de güvencesidir. Haliyle laiklik, karşıtlarının da fikri varlığını güvence altına alır. Aynı zamanda sadece fikri özgürlüklere değil, uyguladığı ve meşru gördüğü şiddet nedeniyle doğrudan yaşam hakkına saldıran köktenci anlayışlara, yapılara karşı da laiklik ilkesi vazgeçilmezdir. CHP iktidarında laiklik, başta bölgemizde olmak üzere tüm dünyayla kuracağımız ilişkinin temel belirleyeni olacaktır, olmalıdır. 

“Devrimcilik olmazsa değişimi sürekli kılamazsınız”

Devrimcilik geleneğimizde de geleceğimizde de var. Devrimcilik, geleceğin öncüsü olmak demektir. Bunun mücadelesini vermek demektir. Bizim, yani CHP’nin devrimcilik anlayışı da budur. Devrimcilik ilkesi, Atatürk Devrimleri’nin sürekliliğini yansıtması kadar, bu devrimlerin verdiği dinamizm nedeniyle de önemlidir. Geleceğin öncüsü olmanın yolu bilimden geçmektedir. Nitekim Atatürk, ‘Dünyada her şey için; uygarlık için, hayat için, başarı için en hakiki mürşit ilimdir, fendir. İlim ve fennin dışında rehber aramak dikkatsizliktir, bilgisizliktir, yanlışlıktır’ der. Bu haliyle Devrimcilik, partimizin sosyal demokrat bir partiye dönüşmesinin, sol-sosyalist dünyayla ilişkilenmesinin de sağlayıcısıdır. Aynı zamanda devrimcilik ilkesi, altı okun diğer ilkelerinin bugüne ve yarınlara ışık tutan halinin de yapı taşıdır. Devrimcilik ilkesi kendi iç devrimimizin, devrimciliğimizin nüvesidir. Durağanlığı değil, sürekliliği temsil eder. Devrimcilik ilkesi aynı zamanda eleştiri ve sorgulama kültürünü de sürekli kılar. Bu olmazsa zaten değişimi sürekli kılamazsınız.”

 

Kaynak: Dünya Gazetesi

Başa dön tuşu