İklim değişikliği ve ısı dalgaları: Emisyonlara kimler katkı sağlıyor?

Nature dergisinde yayımlanan yeni bir bilimsel araştırma, 2000–2023 yılları arasında dünya genelinde meydana gelen 213 büyük ısı dalgasının tamamında, insan faaliyetlerine bağlı sera gazı emisyonlarının önemli bir rol oynadığını ortaya koyuyor.

Araştırmacılar, son çeyrek yüzyılda yaşanan 213 büyük ısı dalgasını inceledi. Bulgular, bu olayların tamamında iklim değişikliğinin belirgin bir etkisi bulunduğunu gösteriyor. Çalışmada, ısı dalgalarının yalnızca sıklığının değil, aynı zamanda şiddetinin de insan kaynaklı emisyonlarla doğrudan bağlantılı olduğu vurgulandı.
Araştırmada belirtilen üretici sektörler, 1850’den itibaren toplam karbon dioksit emisyonlarının yaklaşık yüzde 57’sinden sorumlu olarak gösteriliyor; yani çimento, petrol ve doğalgaz gibi sektörlerdeki büyük üretim yapan aktörler, küresel ısınmadaki başlıca itici güç olarak öne çıkıyor.

Emisyonların sadece genel sera gazı kirliliği değil, bireysel büyük üreticilerin katkılarının da hesaplanabilir olması, bunların vereceği zararlarla ilgili sorumluluğun hem etik hem de yasal yönden tartışılmasını sağlıyor.

Araştırmaya göre, söz konusu dönemde incelenen 55 ısı dalgası, insan kaynaklı sera gazı salımları olmasaydı gerçekleşmeyecek türden, yani “neredeyse imkânsız” kabul ediliyor. Bu, iklim değişikliğinin yalnızca ortalama sıcaklıkları artırmakla kalmadığını, aynı zamanda ekstrem olayların oluşum olasılığını doğrudan etkilediğini ortaya koyuyor.

Bilim insanları, çalışmada iklim modellemeleri, tarihsel hava durumu kayıtları ve afet veri tabanlarını birleştirdi. Bu yöntemle, ısı dalgalarının hangi oranda insan kaynaklı emisyonlara bağlı olarak gerçekleştiği ve bu emisyonların olayların şiddetine ne ölçüde katkı sağladığı hesaplandı. Çalışma, bu tür olayların neden-sonuç ilişkisi içinde değerlendirilebilmesine imkân tanıyan en kapsamlı analizlerden biri olarak öne çıkıyor.

Çalışma, iklim değişikliğinin sorumluluk boyutunu da gündeme getiriyor. Araştırmacılar, emisyonların hangi kaynaklardan geldiğinin hesaplanabilir olmasının, zararların sorumluluğuna ilişkin hukuki ve politik tartışmaları güçlendirdiğini ifade ediyor. Bu durum, ilerleyen dönemde iklim adaleti ve tazminat davaları açısından kritik bir zemin oluşturabilir.

Araştırma, iklim değişikliğinin artık soyut bir gelecek senaryosu değil, bugün yaşanan aşırı hava olaylarının temel nedeni olduğunu bilimsel olarak ortaya koyuyor. Bilim insanları, hem emisyonların hızla azaltılması hem de uyum politikalarının güçlendirilmesi gerektiğini vurguluyor.

Kaynak: Temiz Enerji

Başa dön tuşu