İspanya’daki elektrik kesintisi Türkiye’ye ne anlatıyor?: “Enerji dönüşümünün altyapı ayağı da kaynak seçimi kadar önemli”

İspanya geçtiğimiz günlerde ülke genelinde etkili olan geniş çaplı bir elektrik kesintisiyle sarsıldı. Milyonlarca kişiyi etkileyen bu kesinti, yalnızca günlük yaşamı durma noktasına getirmekle kalmadı; aynı zamanda enerji arz güvenliği konusunu bir kez daha gündeme taşıdı.  Kesintinin nedenlerine dair tartışmalar sürerken, Avrupa elektrik şebekelerinin birbirine olan bağımlılığı ve aşırı sıcaklıkların enerji altyapılarını zorlaması dikkat çekiyor. Bu gelişmeler sadece İspanya ile sınırlı değil. Türkiye gibi Avrupa ile enterkonnekte çalışan ülkeler için de bu tür olaylar uyarı niteliği taşıyor. 

Peki, İspanya’daki bu büyük kesinti nasıl gerçekleşti? Altyapıda hangi zaaflar öne çıktı? Ve bu tür olaylar Türkiye’yi nasıl etkileyebilir? Tüm bu soruların yanıtlarını dosya konumuzun ikinci bölümünde Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV) Enerji ve İklim Değişikliği Çalışma Merkezi Direktörü Dr. Mühdan Sağlam ile konuştuk.

İspanya’da yaşanan kesinti nasıl başladı, neden bu kadar gündem oldu?

Kesinti, İspanya saatiyle 12.30 sıralarında başladı ve kısa sürede geniş bir alana yayıldı. Yaklaşık 60 milyondan fazla insanı etkileyen bu kesinti bazı bölgelerde 12 saati aştı. Yeniden bağlantı sürecinde sistem 15 GW civarında bir enerji kaybı yaşadı. Olayın ardından en çok konuşulan konu ise yenilenebilir kaynakların bu kesintide rol oynayıp oynamadığıydı. Ancak henüz bununla ilgili açık bir veri bulunmuyor. Anlık olarak bakıldığında, kesintinin yaşandığı saatlerde elektrik üretiminin yüzde 70’e yakını güneş ve rüzgâr kaynaklıydı.

Bu kesintinin nedeni gerçekten yenilenebilir enerji olabilir mi?

Yenilenebilir enerjilere bağlamak kolaycı bir yaklaşım olur. Tarihte büyük çaplı kesintiler sadece yenilenebilir kaynaklara bağlı sistemlerde yaşanmadı. Örneğin 2006’da New York’ta yaşanan büyük kesintinin nedeni bir ağaç dalının düşmesiydi. İngiltere, Almanya ve Türkiye’nin Isparta gibi şehirlerinde de benzer örnekler var. Sorun, genellikle sistemin senkronize çalışmasını etkileyen küçük bir aksaklıktan kaynaklanıyor. Dolayısıyla olayın sadece üretim kaynağıyla açıklanması doğru değil.

Peki burada asıl sorun ne?

Esas mesele, sistemlerin güncellenmemiş olması. Elektrik altyapıları, özellikle şebekeler, son 40 yılın teknolojisini taşıyor. Oysa bugün kullandığımız üretim kaynakları 2025 hatta 2050 teknolojisi. Üretim araçları çok gelişti ama iletim ve dağıtım sistemleri bu dönüşüme uyum sağlayamadı. Bu, sadece İspanya için değil, tüm dünya için geçerli bir risk.

Bu sorunu çözmek için ne tür teknolojiler geliştiriliyor?

Birkaç temel çözüm öne çıkıyor. Birincisi, sanal ya da yapay atalet sağlayıcılar. Bunlar, döner makinelerin sistem frekansını dengeleme yeteneğini taklit eden dijital sistemler. İkincisi, enerji depolama teknolojileri. Rüzgâr ya da güneş gibi sürekliliği olmayan kaynaklardan elde edilen fazla elektriğin saklanması hâlâ büyük bir eşik. Üçüncü olarak ise akıllı şebekeler ve dijital altyapılar. Yapay zekâ ile desteklenen bu sistemler hem kesintileri önceden öngörebiliyor hem de yeniden bağlantı sürecini hızlandırabiliyor.

“İletim ve dağıtım unutuldu, sadece üretime odaklanıldı”

Enerji dönüşüm sürecinde başka hangi eksikler var sizce?

Çok net bir durum var: Herkes üretim hedeflerine odaklandı ama iletim ve dağıtım sistemlerinin bu yükü kaldırıp kaldıramayacağı yeterince tartışılmadı. Herkes “güneş payımı artıracağım”, “rüzgâr kapasitemi büyüteceğim” dedi ama “bu elektriği nasıl ileteceğim?” sorusuna odaklanan çok az oldu. İspanya’daki kesinti, bize bu konunun ne kadar hayati olduğunu gösterdi.

Türkiye bu durumdan nasıl etkilenebilir?

Türkiye, 2010’dan bu yana Avrupa elektrik sistemine entegre. Bu nedenle, sistemde yaşanabilecek bölgesel sorunlar bizi de dolaylı etkileyebilir. Örneğin, bu kesinti Yunanistan ya da Bulgaristan’a sıçrasaydı, Trakya bölgesinde dalgalanmalar görülebilirdi. Ayrıca Türkiye’nin enerji kaynaklarının önemli bir bölümü ithal; özellikle kömür ve doğal gaz gibi. Küresel fiyat şokları, ithalat maliyetlerini yükseltip Türkiye’de enerji fiyatlarını etkileyebilir.

Bu tür olaylar enerji dönüşümüne negatif yönde bir etki yaratır mı?

Eğer net bilgi olmadan bu tür kesintiler doğrudan yenilenebilir kaynaklara bağlanırsa, evet, bu dönüşüm sürecine zarar verir. Ama dünya artık dönüşümden geri dönemez. Çin’den Avrupa’ya, Türkiye’den ABD’ye kadar yatırımcılar da buna göre pozisyon alıyor. Hatalar olabilir ama bu süreç durmayacak.

İspanya’daki kesinti bir uyarıydı. Neyse ki can kaybı yaşanmadı ama bu olay bize üretim, iletim ve tüketim zincirinin her halkasında güçlü planlama gerektiğini gösterdi. Sadece iyi niyet ve hedef koymak yetmiyor. Sistemin hazır olup olmadığını da değerlendirmek zorundayız. Enerji dönüşümünün altyapı ayağı da en az kaynak seçimi kadar önemli.

Kaynak: Temiz Enerji

Başa dön tuşu