İBB soruşturmasında tutuklu Elif Atayman’dan AYM’ye ikinci başvuru

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) soruşturması kapsamında 19 Mart 2025’ten beri tutuklu bulunan eski yönetici Elif Atayman, temel hak ve özgürlüklerinin ihlal edildiği gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi’ne ikinci kez bireysel başvuruda bulundu.
Atayman, başvurusunda özellikle 12 Haziran 2025 tarihli tutukluluk itirazının prosedürel bir hata sonucu hukuki değerlendirme yapılmadan reddedildiğini ileri sürdü. Savunmasına göre, mahkeme 12 Haziran’daki itirazı, 23 Mart’taki ilk karara yönelikmiş gibi yanlış bir algıyla ele aldı ve esasa ilişkin inceleme yapmadan karara bağladı. Bu sürecin; adil yargılanma hakkı, kişi özgürlüğü ve güvenliği, gerekçeli karar hakkı, masumiyet karinesi ve etkili bir şekilde hak arama özgürlüğünü ihlal ettiği dile getirildi. Atayman, AYM’den bu ihlallerin tespit edilmesini ve tutukluluk durumunun gözden geçirilmesi için yargılamanın yapıldığı mahkemeye iade edilmesini talep etti.
“Adalet mi bu?..”
“Evraktaki başvuru tarihine bakılmadan, okunmadan, kararın aynı şekilde onaylanması, adil yargılanma hakkımın yok sayılmasının en somut örneği. Kararlar önceden mi belli, formaliteden mi hâkim karşısına çıkıyorum? ‘Kopyala-yapıştır adalet’ mi bu?..” ifadeleriyle karara tepki gösteren Atayman, tüm hak ihlalleri bakımından tutukluluk sürecinin “ciddiyetle incelenmesini” talep etti.
“Hukuk adına vahim bir tablodur”
Atayman’ın avukatları Faik Eren Kaptan ve Mehmet Ümit Erdem, başvuruda İstanbul 6. Sulh Ceza Hakimliğinin yaptığı değerlendirmeyi “hatalı” bulduklarını, 33’üncü Asliye Ceza Mahkemesi’nin bu “hatayı” onaylamasına dikkati çektiklerini belirterek, şu açıklamayı yaptı:
“Müvekkilimiz İpek Elif Atayman’ın yaptığı tutukluluk itirazının, İstanbul 6. Sulh Ceza Hakimliğince, dosyadaki tarihe dahi bakılmadan, önceden kesinleşmiş bir karara yapılmış gibi değerlendirilmesi hukuk adına vahim bir tablodur. Ardından 33. Asliye Ceza Mahkemesinin bu açık yanlışı görmeden onaylaması, yargısal denetimi noter tasdik işlemine indirgemiştir. Bu durum yalnızca müvekkilimiz açısından değil, tüm yurttaşların adil yargılanma hakkı açısından ciddi bir tehdittir. Bu doğrultuda 19 Mart’tan bu yana Atayman’ın maruz kaldığı sürecin ‘ciddiyetle incelenmesi’ talebinde bulunduk. Anayasa Mahkemesinden beklentimiz, matbu gerekçelerle sürdürülen bu haksız tutukluluğa dair, özgürlük ve güvenlik hakkı ile masumiyet karinesini koruyacak bir karar vermesidir.”
Kaynak: Dünya Gazetesi