Kadın gibi liderlik!

TUNÇ DİPTAŞ

Terfi basamaklarını tırmanıp üst düzey bir yönetici koltuğuna oturduğunuzda, hayatınız bir anda değişir. Artık sadece omuzlarınızdaki sorumluluklar değil, size duyulan saygı ve gösterilen özen de katlanarak büyür. Bir zamanlar kendi ellerinizle aldığınız kahve, masanıza zarifçe bırakılır. Direksiyonunu bizzat çevirdiğiniz şirket aracı, artık şoföre emanettir. Toplantı odasının kapıları sizin için açılır, size isminizle hitap edenler “Bey” ya da “Hanım” ekleyerek seslenmeye başlar. Maaşınız yükseldikçe, çevrenizdeki ilgi ve ihtimam dalga dalga genişler. Ve eğer zirveye, o prestijli CEO koltuğuna uzandıysanız, etrafınızı saran ihtişamın sınır tanımadığını fark edersiniz.

Ne var ki, bu göz kamaştırıcı ayrıcalıklar çoğu zaman bir yanılsamayla gelir. Pek çok yönetici, kendisine sunulan bu inceliklerin şahsına değil, oturduğu makamın kudretine yönelik olduğunu unutur. Günler geçtikçe mütevaziliğin sakin limanından uzaklaşır, gücün baş döndürücü cazibesine kapılır.

MÜTEVAZILIK FEMİNEN BİR ENERJİDİR

Kendini olduğundan büyük görmek, bir güç gösterisiyle “Ben buradayım!” diye haykırmak, maskülen enerjinin bir yansımasıdır. İşte bu yüzden, “Beni görün, ne kadar başarılıyım!” diyerek varlığını ispata kalkışmak, daha çok erkek yöneticilerin benimsediği bir tavırdır.

Öte yandan mütevazılık, feminen bir enerjidir. Sessiz bir güçle var olmayı, gösteriş yerine zarafeti, bağırmak yerine dinlemeyi seçer. Makamın getirdiği ışığın altında kendini değil, ekibini yüceltir; başarıyı bir zafer narası gibi değil, paylaşılan bir huzur gibi taşır. Bu enerji, gücü abartılı bir sergilemeyle değil, sakin bir duruşla ortaya koyar.

Yıllardır iş dünyasında tek bir liderlik modeli dayatılıyor: Sert, otoriter, duygularını bastıran ve yalnızca rakamlara odaklanan bir anlayış. Kadınlara da “Erkek gibi olun, güçlü durun duygularınızı saklayın” mesajı veriliyor. Birçok kadın yönetici, bir ekibi başarıyla yönetmenin tek yolunun bu olduğunu düşünüyor. Bu yüzden birçok kadın yönetici, mütevaziliği bir zayıflık olarak görüyor. Mütevazi olurlarsa otoritelerinin sarsılacağını, saygınlıklarını kaybedeceklerini, hatta performansın düşeceğini düşünüyorlar.

Oysa araştırmalar bunun tam tersini gösteriyor. Mütevazi liderler, yalnızca ekip performansını artırmakla kalmıyor, aynı zamanda çalışanların kendilerini güvende hissetmelerini sağlıyor. Böyle bir ortamda ekip içi uyum, iş birliği ve yaratıcılık da yükseliyor.

İş dünyasında yöneticilerin başucu kitabi haline gelen ‘Good to Great’ kitabında Jim Collins, gerçekten büyük başarılara imza atan CEO’ların iki ortak özelliğine dikkat çeker: Mütevazilik ve organizasyonlarının amacını büyütüp geliştirebilme yetisi.

Mütevazi liderler, kendi egolarını değil, şirketlerinin uzun vadeli başarısını ön planda tutarlar. Kendi isimlerini yüceltmek yerine, ekiplerinin ve kurumlarının gelişimini merkeze alırlar. Onlar için liderlik, bir güç gösterisi değil, bir sorumluluk bilincidir. Tam da bu yüzden, liderlik koltuğunda kibirle büyümek yerine, tevazu içinde derinleşirler. Empati, duyarlılık ve alçakgönüllülük gibi değerleri benimseyerek, başarıyı sadece finansal tablolarla değil, insanların gelişimiyle de ölçerler.

İş dünyasının artık daha fazla güç gösterisine değil, gücün farklı bir şekilde tezahür etmesine ihtiyacı var. Daha az otorite, daha çok ilham… Daha az baskı, daha çok güven… Almak yerine vermek… Rakamlar yerine insan… Belki de en önemlisi, dünyanın daha fazla kadın lidere değil, daha fazla kadın gibi liderlik eden insanlara ihtiyacı var.

Dünya Kadınlar Gününüz kutlu olsun.

 

 

 

Kaynak: Ekonomim

Başa dön tuşu