Küresel Petrol Fazlası Trump’a Alan Açtı: Rusya’nın Enerji Devlerine Yaptırım Dönemi Başladı

Küresel petrol arzındaki artış, ABD Başkanı Donald Trump’ın bu hafta Washington’un temkinli enerji diplomasisini bir kenara bırakıp Rusya’nın iki büyük petrol devi Rosneft ve Lukoil’e yaptırım uygulamasının önünü açtı. Yeni yaptırımlar, Moskova’nın savaş bütçesini zayıflatmayı ve Kremlin’i Ukrayna’daki savaşı bitirmek için masaya oturtmayı hedefliyor.
Petrol Bolluğu Washington’a Cesaret Verdi
ABD Hazine Bakanlığı’nın sürpriz kararı, son yılların en net politika değişikliği olarak değerlendiriliyor. Trump yönetimi, küresel petrol fiyatlarındaki keskin düşüşün sağladığı “rahat nefes” alanını kullanarak Rus enerji devlerini doğrudan hedef aldı.
Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) verilerine göre, küresel petrol arz fazlası bu aydan itibaren günde 3,2 milyon varile yükselecek. Bu, ajansın bir önceki tahminine göre 1 milyon varil daha fazla.
Columbia Üniversitesi Küresel Enerji Politikaları Merkezi Direktörü Jason Bordoff, bu tabloyu şöyle özetledi:
“Artan stokların ve bol arzın olduğu bir piyasada ABD’nin Rusya üzerindeki baskıyı artırması çok daha kolay hale geliyor. Biden yönetimi böyle bir fırsata sahip değildi.”
Brent Beş Ayın En Düşüğünde
Yaptırımlar açıklanmadan hemen önce, Brent petrol fiyatı varil başına 60 doların biraz üzerinde, yani Biden döneminin ortalama fiyatı olan 80 doların 20 dolar altına indi.
Şeyl üreticisi Pioneer Natural Resources’un eski CEO’su Scott Sheffield, Trump’ın adımını şöyle yorumladı:
“Eğer petrol bugün 80 dolar olsaydı, Trump bu kararı almazdı. Ukrayna’ya Tomahawk füzeleri göndermek yerine yaptırımları tercih etti çünkü bu çok daha az riskli bir seçenek.”
ABD’de benzinin galon fiyatı 3 doların altına inerek dört yılın en düşük seviyesini gördü. Trump için bu, enflasyonla mücadelede önemli bir siyasi koz anlamına geliyor.
Rusya’ya Baskı: Çin ve Hindistan da Hedefte
Yeni yaptırımlar, Beyaz Saray’ın önümüzdeki haftalarda Çinli ve Hint bankalara ikincil yaptırım uygulamasının da yolunu açtı. ABD, bu bankaların dolara erişimini kısıtlayarak Rus enerji şirketleriyle olan bağlarını koparmayı amaçlıyor.
Yaptırım uzmanı Jeremy Paner, bu adımın önemini şöyle anlattı:
“Bu, Rus petrol gelirlerini yöneten Çin ve Hint bankalarını doğrudan hedef alabilmek için atılması gereken ilk adımdı. Bu bankalar en çok bu tür finansal kısıtlamalardan korkar.”
Biden Döneminde Dengeli Strateji Hakimdi
Biden yönetimi, 2022’de savaşın başlamasının ardından hem Ukrayna’ya destek verip hem de enerji fiyatlarının kontrolden çıkmamasını sağlamaya çalışmıştı. Ancak benzinin 5 doları aştığı dönemde bu strateji büyük eleştiriler almıştı.
Biden’ın enerji diplomasisinden sorumlu isim Amos Hochstein, Trump’ın yeni yaptırımlarına temkinli yaklaşıyor:
“Eğer fiyatlar yeniden yükselirse, Rusya kaybettiğini fiyat artışıyla geri alır. Bu durumda hem Amerikalı tüketici hem de müttefiklerimiz zarar eder.”
Putin’e Karşı Sabır Tükendi
Trump yönetimi ilk dönemde Putin’le görüşmeleri sürdürme yanlısıydı. Ancak Ukrayna cephesinde ilerleme sağlanamaması ve Kremlin’in tavizsiz tutumu sabırları taşırdı.
America First Policy Institute Başkan Yardımcısı Fred Fleitz, “Trump görüşmelerin işe yaradığına inandığı sürece sabırlıydı. Ama bu sabrın da bir sınırı var,” dedi.
Riyad-Washington Hattında Yeni İşbirliği
Analistlere göre, Trump’ın Suudi Veliaht Prensi Muhammed bin Selman ile yakın ilişkisi de bu stratejik değişimi kolaylaştırdı.
OPEC+ ülkeleri, Trump’ın talebiyle Nisan ayından itibaren üretimi artırarak fiyatları düşürmeye başlamıştı. Bu adım, hem enflasyonu frenlemeyi hem de Rusya’nın enerji gelirlerini kısmayı amaçlıyordu.
ClearView Energy Partners’tan Kevin Book, bu süreci “Batı ittifakı içinde koordineli bir yaptırım dalgası” olarak tanımladı:
“Washington’un adımı Londra ile tam uyum içinde. İngiltere zaten bu şirketlere yaptırım uygulamıştı.”
Scott Sheffield da benzer bir değerlendirme yaptı:
“Trump’ın Suudi Arabistan, BAE ve Kuveyt’le çok yakın ilişkileri var. Biden bu ilişkilere sahip değildi. Büyük olasılıkla bu ülkelerle pazar payını geri alma üzerine ön görüşmeler yapıldı.”
Kaynak: Financial Times
Kaynak: Para Analiz