Enflasyonda tek hane 2027’de

MARUF BUZCUGİL – MEHMET KAYA/ANKARA
Türkiye’nin dezenflasyon sürecindeki üçüncü Orta Vadeli Program’ı (OVP) yayımlandı. 2026-2028 dönemini kapsayan planda, tek haneli enflasyonun 2 yıl birden ötelenerek 2028’e kayması dikkat çekti. Programda faiz yükü azaltılırken bütçede gelirlerin daha hızlı, giderlerin ise daha az artmasına yönelik yaklaşım öne çıktı. Faiz dışı fazla hedefiyle birlikte, bütçenin önceki yıllara göre temel göstergelerde “biraz daha sıkı” olması planlanıyor.*** Programda, son yıllarda bütçe üzerinde yükü artan iç borç faizlerinin yükünü ve faiz düzeyini etkileyecek şekilde 3 yıl için faiz dışı fazla hedefi konuldu. Yatırım ve kaynak dağılımında ise sanayiye yönelik olarak istihdam yoğun ve yüksek teknolojili, ihracat kapasitesi olan sektörlere ağırlık verilirken, yine kaynak dağıtımında tartışma konusu olan inşaat sektöründe, enflasyonla mücadeleyi de destekleyecek biçimde sosyal konut nitelikli inşaatların hızlandırılması yönünde karar dikkat çekti.
OVP’lerde, takip eden yıllar yanında, cari yılın gerçekleşmelerine yönelik güncel tahminler de yer aldı. Buna göre, 2025 sonunda OVP’de 1 trilyon 465 milyar dolarlık GSYH tahmini, 1 trilyon 569 milyar dolara yükseltildi. Enflasyon tahmini yüzde 4’ten yüzde 3,3’e çekildi. Yine 17,5 olarak hedeflenen yıl sonu TÜFE ise yüzde 28,5’e çıkarıldı.
2025 verilerinde ciddi revizyonlar yapıldı
OVP ile “tek haneli enflasyon” iki yıl birden ötelenerek 2028’de gerçekleşeceği belirtildi. Bir önceki OVP’de 2026’da tek haneli enflasyona ulaşılacağı tahmini yapılmıştı. OVP’ye göre 2026’da GSYH artışı cari fiyatlarla zincirlenmiş hacim endeksiyle yüzde 3,8, 2027’de 4,3 ve 2028’de yüzde 5 olarak planlandı. Cari işlemler açığı, 2025 yıl sonu tahminiyle hemen hemen aynı düzeyde 22.3 milyar dolar olarak tahmin edildi.
Merkezi yönetim bütçesi yıl sonu açık tahmini, OVP’deki 1 trilyon 931 milyar TL’den, 2 trilyon 208 milyar TL’ye yükseltildi. 2026 bütçe açık tahmini ise 2 trilyon 713 milyar TL olarak belirlendi. Harcama tutarı 2026’da 18 trilyon 928,8 milyar TL, gelirler 16 trilyon 216,1 milyar TL olarak tahmin edildi. Gelirler içinde vergi gelirleri 13 trilyon 783 milyar TL olarak ön görüldü.
Daha sıkı bir bütçe programlanıyor
OVP’de yıl sonu gerçekleşme tahminlerine göre, harcamalar yüzde 28,99, gelirlerin ise yüzde 30,08 artacağı ön görüldü. OVP’de uzun sürenin ardından “özelleştirme gelirlerindeki” yüksek tutar göze çarptı. Plana göre, 2026’da 185, 2027’de 70 milyar lira özelleştirme geliri elde edilecek. Hükümet tarafından yakın zamanda 5G lisans satışından başka ilan edilmiş büyük bir özelleştirme bulunmuyor. Diğer yandan, teknik anlamda özelleştirme olmasa da ayrı bir şirket olarak THY’nin sahipliğinde oluşturulan AJet, Türksat’ın kablo hizmetleri gibi satışlar konusunda söylentiler bulunuyor.
Yüksek gelir grubuna geçiş OVP’ye göre kişi başına gelir
2026’da 18 bin 621, 2027’de 19 bin 710, 2028’de ise 20 bin 987 dolar olarak hedefl endi. Böylece, Türkiye, üst orta gelir grubundan, yüksek gelir grubuna dahil ülkelere dahil olmuş olacak. OVP’de, bütçeye ilişkin dikkat çekici unsurlardan biri, faiz dışı fazla hedeflenmesi oldu. Buna göre, 2026’da 29, 2027’de 301,3 milyar TL, 2028’de ise 541 milyar TL faiz dışı fazla hedeflendi. Bir defalık gelirlerin dışarıda bırakıldığı, program tanımlı faiz dışı dengede ise 2026 ve 2027’de açık süreceği tahmini yapılırken, 2028 itibariyle 246,2 milyar TL fazla verilmesi planlandı.
■ Arz yönlü politikalar, tarım, konut, sanayi
“Arz yönlü politikalar” olarak nitelenen düzenlemeler içinde, sosyal konutların üretiminin artırılması, tarımsal üretimin artırılması ve sanayide istihdam yoğun sektörler ile katma değerli, yeşil ve sayısal dönüşümü özendiren politikalar geliştirildiği belirtildi. Ayrıca, uzaktan çalışma ve proje bazlı çalışma temelli olarak esnek çalışma sağlayan düzenlemeler yapılacağı bildirildi. Sanayiye yönelik olarak uzun dönemli projeler arasında bulunan sanayi havzalarının belirlenmesi, teknoloji odaklı yatırım teşviklerinin devamı, yarı iletken, savunma ve havacılık alanları desteklenecek. AR-GE alanında, siber güvenlik ve yapay zeka, büyük ölçekli AR-GE merkezlerinde uzmanlaşma, nükleer teknoloji alanları güçlendirilecek. Planda lojistik sektörüne özel atıf yapılması, sayısal dönüşümde 5G ve ötesi teknolojilerden faydalanma, istihdam artışı için aktif işgücü programlarının geliştirilmesi ön plana çıkarıldı.
■ Cevdet Yılmaz: Dezenflasyon gecikse de devam edecek
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, OVP ile ilgili yaptığı açıklamada, ”Üretim kapasitemizi artırmaya, verimliliği artırmaya devam edeceğiz. Dezenflasyon gecikse de devam edecek, istikametimiz doğru. Puan olarak bir miktar üstünde ya da altında kalırsınız ama gittiğiniz yer doğruysa eninde sonunda ulaşırsınız. Sunumunun ardından basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Yılmaz, enflasyonun düştüğü, öngörülebilirliğin arttığı bir ortamın büyüme için elverişli olduğunu belirterek, bunun yatırım ortamının iyileştiği ve ekonomik güvenin pekiştiği anlamına geldiğini söyledi. Yılmaz, enflasyonla büyüme arasında bir çelişki bulunmadığı ifade ederek, “Türkiye Cumhuriyeti’nin ekonomik tarihine baktığınızda, düşük enflasyon olan dönemlerde daha sürdürülebilir ve yüksek büyümelerin sağlandığını görüyoruz. Dolayısıyla enflasyonu düşürdükçe büyüme potansiyelimizin yukarı taşınacağını rahatlıkla ifade edebilirim. Büyüme performansında 2025’in ikinci çeyreğinde yüzde 4,8 gibi yüksek bir oran gözüküyor ama burada baz, mevsim ve takvim etkileri var. Yıl geneline bakıldığında yüzde 3,3’lük büyüme ve enflasyon hedeflerimizde oldukça tutarlı bir büyüme performansı ortaya koyduk. Daha önce yüzde 4 demiştik ama bu dönemde küresel büyüme geçen yıl yapılan uluslararası tahminlerin altında. Bölgemizde ilave jeopolitik birçok gelişmeyi gördük, tarım sektöründe özellikle don ve kuraklığı da yaşadık, bütün bu etkilerle büyümemiz yüzde 3,3 ama bu hiç küçümsenecek bir rakam değil. Dünyadaki vaziyete, bölgemizdeki gelişmelere baktığınızda enflasyonla mücadele edilen bir ortamda oldukça tatmin edici düzeyde büyümemizi sürdürdüğümüzü ve işsizliğimizi tek haneli rakamlarda tutmaya devam ettiğimizi söyleyebilirim” diye konuştu.
KURUN SEVİYESİNİ PİYASADAKİ KOŞULLAR BELİRLER
Yılmaz, dalgalı kur rejimi uygulandığını anımsatarak, kurun seviyesini piyasadaki arz-talep koşullarının belirlediğini dile getirdi. Spekülatif hadiseler, manipülasyonlar ve aşırı hareketler olduğunda ilgili kurumların piyasadaki istikrarı sağlamaya dönük müdahalelerde bulunduğuna dikkati çeken Yılmaz, şöyle devam etti: “Bunun ötesinde kur tamamen piyasadaki arz-talep koşulları çerçevesinde gelişmeye devam ediyor. Orta vadede tersine mühendislikle arkadaşlarımız bir kur hesabı yapıyorlar. Halbuki biz Orta Vadeli Program’da bir tahmin kullanmıyoruz, bir hesap yöntemi kullanıyoruz. Hesabi bir şey bizim kur olarak kullandığımız rakam. Bu hesaplamalarda kısa vadeli olarak 2025 sonuna ilişkin döviz kuru tahminlerinde Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) tarafından yayımlanan Piyasa Katılımcıları Anketi sonuçlarını referans alıyoruz. Yani bu yılın sonuna kadar koyduğumuz kur, bu piyasa katılımcıları anketinin beklentisi. Ondan sonraki yıllar için program dönemi varsayımları ise dolar kurunda herhangi bir reel değerlenme veya reel değer kaybı olmayacağını varsayan, yıllık ortalamada sıfır reel değerlenme kuralına göre hesaplıyoruz bu kuru. Bu doğrultuda, dolar kurunda ABD enflasyon tahminiyle programda öngördüğümüz enflasyon tahmini arasındaki fark kadar artış öngörüyoruz. Bu bir kural. Bu böyle olacak anlamına gelmiyor ama bir hesap yapmak durumundasınız, bu çerçevede yapıyoruz. Bunun ötesinde söylenenlerin spekülatif olduğunu ifade etmek isterim.” Cevdet Yılmaz sözlerini şöyle sürdürdü, “Dezenflasyon gecikse de devam edecek, istikametimiz doğru. Puan olarak bir miktar üstünde ya da altında kalırsınız ama gittiğiniz yer doğruysa eninde sonunda ulaşırsınız. Hiçbir temeli olmayan, uluslararası bir kritere dayanmayan, denetime açık olmayan bir istatistikle insanların algılarını çarpıttılar, beklentileri daha yukarıda oluşturma yönünde bir etkide bulundular. (CHP Genel Başkanı Özel’in işsizlikle ilgili mesajı) Herhalde yanlış bilgi verdiler, yoksa böyle bir yanlış yapmazdı. Elmayla elma, armutla armut mukayese edilir, bunu yapmayıp başka bir şey yaptığınızda bu bilimsel de olmaz, veriye dayalı bir analiz de olmaz.” Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, “Enflasyonda kesintisiz düşüş, büyümede dengelenme, cari açıkta iyileşme, Türk lirasına artan güven, tarihi yüksek rezervler, gerileyen risk primi ve depremin etkisine rağmen iyileşen bütçe görünümüyle, ekonomi politikalarımızın somut ve kalıcı sonuçlar üretmeye başladığı net bir şekilde görülmektedir. 2025 yılını tamamlarken, programımızın en temel performans göstergeleri olarak, ilk defa 1,5 trilyon doları aşan bir milli gelir büyüklüğüne sahip olacağız, yine ilk defa kişi başına 17 bin doların üzerine çıkan bir milli gelirimiz söz konusu” dedi.
■ Mehmet Şimşek: Türkiye ekonomisi şoklara dayanıklı
OVP tanıtımının ardından soruları cevaplayan Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, faiz ödemelerine ilişkin “Faiz harcamalarındaki artışın sebebi kamunun sorumsuzluğu değil, deprem yaralarını sarmak için borçlandığımız ve bu nedenle ortaya çıkan faiz gideri” dedi. Dezenflasyon ve fiyat istikrarının, programın her zaman en büyük önceliği olduğunu bildiren Şimşek, bu konuda önemli yol katedildiğini belirtti. Yüzde 65 civarlarında olan enflasyonun, yüzde 30’un altına doğru giden bir trendde ilerlediğine ve gelecek sene için de yüzde 20’nin altında bir öngörü olduğuna işaret eden Şimşek, fiyat istikrarına doğru güçlü adımlar attıklarını vurguladı. Şimşek, kamunun neredeyse bütün harcamalarının tasarruf tedbiri kapsamında olduğunu, bu konuda kararlı ilerlediklerine ve sonuç aldıklarına dikkati çekerek, şu değerlendirmelerde bulundu: “Bütün harcamaların bütçe içerisindeki payı, geçen sene önceki 10 yılın ortalaması olan yüzde 4,6’dan yüzde 3,1’e düştü. Yani tasarruf genelgesi sayesinde, kamunun yaptığı harcamaları yaklaşık yüzde 33 düşürdük. Tasarruf konusunda hem samimiyiz hem kararlıyız. Meclisimiz, bütçe kanununu kabul ettikten sonra bize harcama üst limiti veriyor. Tasarruf genelgesi öncesindeki 10 yılda harcamalar, bütçe kanunun öngördüğünün ortalama yüzde 9,1 üzerinde seyretmiş. 2024’te bütçe harcama limiti 100 liraysa 96,7 lira harcadık. Bırakın yüzde 9,1’lik yukarı yönlü sapmayı, yüzde 3,3 düzeyinde harcamaları aşağıda tuttuk. Bu bahsettiğim harcamalar, faiz dışı harcamalar. Bu sene de benzer bir durum olacak. Faiz dışı harcamalarda, bütçenin üst limitinin yüzde 1,2 altında olacağız. Hem makro açıdan hem de tasarruf genelgesi açısından bakarsanız, sonuç odaklı bir tasarruf uygulaması var.” Şimşek, “OVP, tekrar faiz dışı artışı ima eden bir patika sundu ve buna yönelik tedbirleri alacağız, alıyoruz. Önümüzdeki 3 yılda, faiz dışı fazlayı hedefleyerek, faiz harcamalarının bütçe içindeki veya milli gelire oranla artışını engelleyeceğiz, tekrar düşüş patikasına koyacağız. Türkiye ekonomisi şoklara dayanıklı. Çok boyutlu iç ve dış şokların yaşandığı bir dönemde, büyüme sürdü. Tasarruf konusunda hem samimiyiz hem de kararlıyız. Enflasyonu artırmayacak, vergide adaleti daha da iyileştirecek adımları önceliklendireceğiz” dedi.
Kaynak: Dünya Gazetesi