TCMB metninden “TL’nin reel olarak değerlenmesi” ifadesinin çıkarılması ne anlama geliyor?

Merkez Bankası (TCMB) politika faizini 250 baz puan indirerek yüzde 43’ten yüzde 40,5’e çekti. Para Politikası Kurulu’nun (PPK) metninden “TL’nin reel olarak değerlenmesi” ifadesinin çıkarılması ise dikkat çekerken, ekonomistlerden de yorumlar geldi. Peki, Metinden “TL’nin reel olarak değerlenmesi” ifadesinin çıkarılması ne anlama geliyor?
Prof. Dr. Hakan Kara: İhracatçıların rekabet gücü kaybı kabul ediliyor
TCMB’nin faiz kararı metnini ve verilen mesajları değerlendiren Merkez Bankası eski Başekonomisti Prof. Dr. Hakan Kara, Merkez Bankası kararındaki bir diğer kritik değişikliğin önceki metinde yer alan “reel değerlenme” ifadesinin çıkması olduğuna dikkat çekti.
Prof. Dr. Kara bu ifadenin çıkarılmasıyla ilgili olarak “İhracatçıların rekabet gücü kaybı konusunda limite gelindiğinin kabul edilmesi anlamına geliyor.” yorumunu yaptı.
Ekonomist Emre Şirin: İfadenin metinden çıkarılması kurla alakalı
Ekonomist Emre Şirin de Sözcü’ye yaptığı değerlendirmede bu ifadenin metinden çıkarılmasını ise, “Metin’den bu ifadenin çıkarılması tabi ki kurla alakalı. Bundan sonraki süreçte yukarı yönlü bir hareket mi olacağı izlenimi doğruyor elbette… Ama şu da unutulmamalı Mehmet Şimşek’in ortaya koyduğu programın özünde kurun baskılanması var.
Dolayısıyla bundan nasıl vazgeçecekler, bundan sonraki süreçte bunu iyice izlemek lazım. Fakat şu da bir gerçek; bu politika ile birlikte enflasyonla mücadelede başarı elde edilemediğini kendileri de görüyorlar itiraf etmeseler de.”
“Kurun serbest bırakılması gerekiyor”
Hem turizmin hem üretimin hem yatırımın hem de beklentiler tarafının daha doğru yönetilebilmesi için kurun serbest bırakılması gerektiğini vurgulayan Şirin, değerlendirmesine şöyle devam etti:
“Bunu yapabilirler mi? Normal koşullar altında çok zor. Fakat bir siyasi etken, politik gelişmeler bahane edilerek böyle bir tablo ortaya konulabilir. Bunu izlemek lazım özellikle küresel ve yurtiçi siyaset açısından.”
“Kredi kanallarının da açılacağı bir süreç olmalı”
Bununla birlikte an itibariyle adı sıkı ama kendisi gevşek bir politika uygulandığının altını çizen Şirin, “Bundan sonraki süreçte kredi kanallarının da açılacağı bir süreç olmasını bekliyorum. Reel sektörün içinde bulunduğu durum, işsizlik, bireylerin yüksek borçluluğu ve artık dönememesi; faiz indirimlerinin asıl sebebi.” ifadelerini kullandı.
“Asıl problem para politikası değil, siyaset”
Şirin, doğal olarak Türkiye ekonomisinin önünde bundan sonraki süreçte daha enflasyonist bir süreç olduğunu bunun da programın iflası manasına geldiğini söyleyerek değerlendirmesini şöyle tamamladı:
“Dolar meselesine tekrar gelecek olursak hem serbest bırakmaları gerektiğini biliyorlar hem bırakmanın maliyetinden korkuyorlar!
Dolayısıyla ekonomi yönetimi ve merkez Bankası kur ile ilgili zamanında atması gereken adımları atamamanın sıkıntısını yaşıyorlar.
Birçok maliyete katlanıldı bu uğurda ama başarısız olundu. Şimdi bedeli yine vatandaş ödeyecek. Şu da bir gerçek dışarıdan anlamlı bir sıcak para isteniyorsa dolar serbest bırakılmalı. Yoksa sürekli geçici giriş çıkışlar olur ve hep bedel ödenir. Ama şu da unutulmamalı; asıl problem para politikası değil, siyaset!”
Kaynak: Dünya Gazetesi